Şikayetimiz bir değil, iki değil ATAM!

 
Şikayetimiz bir değil, iki değil ATAM! Şikayetimiz bir değil, iki değil ATAM!

Aradan geçmiş 85 yıl. Atatürk’ün son nefesini verdiği Dolmabahçe Sarayı da akşam saatlerine kadar doldu taştı. Siren sesiyle gözümüzün dolması, bir anlık duygusallıktan çok daha ötesi, Atatürk’e koşmamızın nedeni, ona duyulan kişisel bağlılık ve sevginin çok ötesinde; onun ve silah ve siyaset arkadaşlarının çabasıyla kurtarılan ve sınırları belirlenen bir vatanda 10 yılda başarılan ve kurulan demokratik özgür hukuk devletinin yavaş yavaş elimizden kayıp gitmesinin öfkesi, endişesi, çaresizliği! Adını koyalım, biz şikayete gidiyoruz Anıtkabir’e, Dolmabahçe’ye!. 29 Ekim’de bir milyonu aşkın kişiyle rekor kıran Anıtkabir, bir rekor da Cuma günü kırdı. Yıl Kutlamaları’ndan sonra 10 Kasım’da Atatürk’ü Anma Günü’nde de yüzbinler Anıtkabir’e aktı. Bir faninin ölümüne dökülen göz yaşı değil bunlar. 29 Ekim’de Cumhuriyetin 100. Efendim bu anayasayla çalışamıyoruz! Siz zaten bu anayasayı uygulamıyorsunuz ki? Anayasa Mahkemesi size seçilmiş milletvekili Can Atalay’ı serbest bırakın, görevini yapsın diyor.

Şikayetimiz bir değil, iki değil ATAM!

Yıl Kutlamaları’ndan sonra 10 Kasım’da Atatürk’ü Anma Günü’nde de yüzbinler Anıtkabir’e aktı. Atatürk’ün son nefesini verdiği Dolmabahçe Sarayı da akşam saatlerine kadar doldu taştı. Efendim bu anayasayla çalışamıyoruz! Siz zaten bu anayasayı uygulamıyorsunuz ki? Anayasa Mahkemesi size seçilmiş milletvekili Can Atalay’ı serbest bırakın, görevini yapsın diyor. 29 Ekim’de bir milyonu aşkın kişiyle rekor kıran Anıtkabir, bir rekor da Cuma günü kırdı. Aradan geçmiş 85 yıl. Bir faninin ölümüne dökülen göz yaşı değil bunlar. 29 Ekim’de Cumhuriyetin 100. Siren sesiyle gözümüzün dolması, bir anlık duygusallıktan çok daha ötesi, Atatürk’e koşmamızın nedeni, ona duyulan kişisel bağlılık ve sevginin çok ötesinde; onun ve silah ve siyaset arkadaşlarının çabasıyla kurtarılan ve sınırları belirlenen bir vatanda 10 yılda başarılan ve kurulan demokratik özgür hukuk devletinin yavaş yavaş elimizden kayıp gitmesinin öfkesi, endişesi, çaresizliği! Adını koyalım, biz şikayete gidiyoruz Anıtkabir’e, Dolmabahçe’ye!.